Koriander
Koriander (Coriandrum sativum L.) yani kişniş, Apiaceae ailesine ait Meksika, Hint ve Asya mutfağında (Cilantro adı altında) çokça kullanılan bir baharattır. Bitkisel bir ilaç olarak ise yüzyıllardır kullanımdadır. Hipokrat Koriander’ı bitkisel bir ilaç olarak övmüştür. Yine Koriander’in tedavi edici özelliğinin Sanskritçe yazıtlar ve eski ahitte geçtiği de bilinir.
Koriander İçeriğindeki Bileşenler
Koriander tohumu ve bitkinin uçucu yağları kimyasal bileşimleri ve biyolojik aktiviteler açısından çok aktif olarak araştırılmıştır. Koriander’in en çok gastrointestinal sistem rahatsızlıklarının giderilmesi, antimikrobiyal, antioksidan, hipoglisemik, hipolipidemik, anksiyolitik, analjezik, anti-enflamatuvar, anti-konvülzif ve kanser karşıtı aktivitesi olduğu tespit edilmiştir. İçerdiği terpenlerin analjezik etki yaptıkları, antimikrobiyal bir peptid olan “Plantarici CS” ile antibakteriyel etki gösterdiği, uzun zincirli (C6-C10) alkol ve aldehit içeriği ile Listeria monocytogenes’e karşı etkili olduğu, yine bir terpen olan linalool ile ilaca dirençli meme kanseri ve kolon kanseri hücrelerinde kısmen proliferasyonu önlediği, aynı bileşik ile antikonvülzif etki yaptığı, hidrofilik içeriği ile (polisakkaritler, askorbik asit, fenoller, flavonoidler ve antosiyaninler) antioksidan etkili olduğu, linalool, geranil asetat ve γ-terpinenlerin sinerjistik etki ile serum şeker seviyesini düşürerek antidiyabetik olabileceği, y -linoleik asit, oleik asit, palmitik asit, stearik asit ve askorbik asit yağ asitleri ile kolesterol düşürücü etkili olduğu çok çeşitli çalışmalar ile kanıtlanmıştır (1).
Koriander’in Yan Etkisi Var Mıdır?
Koriander alımında içeriğindeki linaloole duyarlı kişilerde nadiren çok düşük seviyede bir dermal alerjik reaksiyon görülebilir. Koriander FDA tarafından güvenli bir gıda takviyesi olarak kabul edilir (2, 3).
Özel Popülasyonlarda Kullanım ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
Gebelik ve Laktasyonda Kullanım: Gebelik ve laktasyonda kullanımı için yeterli bilimsel veri yoktur.
Özel Popülasyonlarda Kullanım: Diyabetik hastaların anti-diyabetik ilaç kullanımları sırasında serum glukoz seviyeleri dikkatle takip edilmelidir (4).
AĞIR METAL ŞELASYONUNDA KORİANDER
Cıva Toksisitesi ve Kan-Beyin Bariyeri
Koriander’in ağır metal arındırma protokolündeki yerinin önemine değinmeden önce diş hekimliğinde çokça dolgu maddesi olarak yer almış olan bir gümüş, kalay ve bakır alaşımının cıva ile karıştırılmış hali olan amalgamdan bahsetmek gerekir. Amalgamda karışımın %45-50’sini oluşturan cıvanın kullanılma nedeni cıvanın metalleri birbirine bağlayarak karışımı dayanıklı bir dolgu malzemesi haline getirebilmesidir. Diş hekimleri amalgamı ucuz olması, kolay kullanımı ve uzun yıllar dayanması sebebiyle senelerce diğer dolgulara tercih etmişlerdir. Amalgam dolgulardan cıva sürekli olarak herhangi bir provokasyon olmasa dahi buharlaşır. Cıvanın buharlaşma miktarı özellikle amalgam dolgu yaparken, düzeltilirken veya çıkartırken ama ayrıca çiğnerken ve çok asidik veya sıcak içeceklerde ve başka metallerin varlığında artar. Hidrofob ve lipofil olan cıva buharı oksijene bağlanmaz, %100’ü burun-ağız mukozasından ve dişlerin alveoler bölümünden emilir. Plazmada cıvanın %50’si eritrositlere bağlanırken %50’si de serbest olarak dolaşır. Eritrositlerde cıva %90 metilcıva olarak bulunur. Cıvanın lipofilitesi (yağda çözünür-yağ sever) ve serbest olarak dolaşımda bulunabilme kapasitesi onun hızlı bir şekilde organlara gitmesini ve ban-beyin bariyerini geçmesini sağlar. Organlara özellikle de lipofilitesi nedeniyle beyine ulaştığında hücre membranını kolaylıkla geçen cıva (Hg) çok toksik olan Hg++’a okside edilir. Cıvanın bu formu özellikle sülfür (tiyol grubu) içeren proteinlere (örneğin; sistein aminoasidine) sıkıca bağlanır (5). Beyin dokusuna geçtikten sonra proteinlere bağlanmış olduğundan bir daha geri dönemez ve santral sinir sisteminde kalır. Öyle k, beyinde nöronların içine girip proteinlere bağlanan cıvanın yarılanma ömrü 13-28 yıldır.
Hücre içine giren cıva (Hg++) DNA’daki Timidin ve Urasil nükleik asitlerine bağlanarak hücresel DNA hasarına neden olur. Mitokondriyal DNA hasarı sonrasında mitokondrilerde fonksiyon bozukluğu hatta ölüme sebebiyet verir. Hücrede mitokondrilerin ölümü veya hasarı sonucu enerji kazanımı azalınca kronik yorgunluk, bitkinlik gibi semptomlar ortaya çıkar.
Periferik sinir sisteminde de sinir hücrelerinde bulunan Hg++, hücrenin gövde proteini olan Tubulin’e bağlanıp onu hasara uğratır. Sinir hücresinin aksonunda bulunan mikrotubulin hücre içine giriş ve çıkışı düzenleyen boru şeklinde bir yapı olduğundan sinir hücresinin transport sistemi bozulur, hücre içine girmiş cıva yeniden hücre dışına çıkartılamaz.
Sinir hücresi dışındaki hücrelerde ise cıva hücre membranının iyon kanallarını bozduğundan hücre içinde biriken Hg++ artan konsantrasyonlarda bu kanalların tamamen bozulmasına neden olduğundan cıvanın hücre dışına çıkması engellenir.
Klasik kimyasal şelasyon tedavisinde kullanılan şelatörler (DMSA ve/veya DMPS vb.) cıvayı hücre içinden çıkartıp böbrekler üzerinden atılabilecek şekle getirerek idrar yolu ile atılmasını sağlar. Ancak bunu yaparken zaten öncesinde genelde hasarlı olan böbreğe artan bir yük bindirdiklerinden hastanın semptomlarını da kötüleştirme ihtimalleri yüksek olur. Sıklıkla böbrekler cıva toksisitesinde artık cıvayı hiç atamaz duruma da gelebilir. Ağır cıva zehirlenmelerinde idrarda ancak eser miktarda cıvanın görülme nedeni de budur.
Cıvanın beden tarafından uygulanılan doğal atılımı kısmen idrar, daha çok feçes yolu ile bağırsak ve çok az miktarda da saç üzerindendir. Doğal şelatörlerin (Koriander…) hepsi bağırsak yolu ile atılımı destekler. Kimyasal şelatörlerin Koriander’e üstünlükleri şelasyonun derecesi olup bunlar özellikle akut ve ağır zehirlenmelerde tercih edilir. Doğal ajanlar ise daha sık kronik toksisitede kullanılıp vücuttan ağır metal atılımının yavaş, güvenli ve böbrekleri koruyarak olmasını sağlarlar (6).
Koriander kan-beyin bariyerini geçerek beyin veya sinir sisteminde depolanan cıva, kadmiyum, kurşun ve alüminyum gibi ağır metalleri mobilize edip oradan çıkartabildiği bilinen tek ajandır (7, 8, 9, 10). Hücre içinden (beyin, periferik sinir sistemi ve diğer dokular) çıkardığı ağır metallerin bağ dokusuna geçmesini yani relokasyonlarını sağlar. Kromu, bakırı, demiri, çinkoyu, kurşunu, nikeli ve kadmiyumu hücre içinden çıkarma kapasitesi vardır (11, 12).
Koriander santral sinir sistemi ve kemiklerde özellikle cıva, kadmiyum, kurşun ve alüminyum gibi nörotoksinleri hücre dışına çıkartıp mobilize olmalarını sağlar. Hücre içinden Koriander ile çıkartılıp mobilize olmuş nörotoksinler bağ dokusuna yerleşirler.
Vücut, nörotoksinleri sahip olduğu itrah organları (böbrekler, karaciğer, cilt, solunum…) ile elimine etmeye çalışır. Genelde atık madde safra yolu ile ince bağırsağa iletilip gastrointestinal sistem ile atılır. Ancak birçok nörotoksin lipofil/nörotrop doğası nedeniyle bağırsaklarda bulunan enterik sinir sistemi tarafından geri emilir. Enterik sinir sisteminde omurilikten daha fazla nöron bulunur. Aksonal transport ile omuriliğe (sempatik nöronlar) veya beyin sapına (parasempatik nöronlar) ve buralardan da beyine geri taşınan hem yeni alınmış, hem hücre içinden yeni mobilize olmuş nörotoksinlerin beyine geri dönmemeleri için bunları atacak maddelerin (Chlorella ve Barlauch) vücutta hazır bulunması gerekir. Arındırma tedavisi, hasta ile doktorun tam işbirliği içinde, hastanın bilgilendirilmesi ve tedaviye uyumunun sağlanması ile uzun sürede sağlanır. Şelasyon tedavisinde fitoşelatörlerin hepsi belirli bir uyum içinde ve birlikte kullanıldığında, beraberinde nöralterapi ile kombine edilip, barsak ve karaciğer regülasyonu da tedaviye eklendiğinde gerçek arınmaya ulaşmada başarı şansı çok artar.
REFERANSLAR
1. Laribi, B, Kouki, K, M’Hamdi M, BeƩ aieb T. Coriander (Coriandrum sativum L.) and its bioactive constituents. Fitoterapia. 2015; 103:9–26.
2. Mandal S, Mandal M. Coriander (Coriandrum sativum L.) essential oil: Chemistry and biological activity. Asian Pacifi c Journal of Tropical Biomedicine.2015; 5(6):421–428.
3. Burdock GA, Carabin IG. Safety assessment of coriander (Coriandrum sativum L.) essential oil as a food ingredient. Food and Chemical Toxicology. 2009; 47 22–34.
4. Prachayasiƫ kul V, Prachayasiƫ kul S, Ruchirawat S, Prachayasiƫ kul V. Coriander ( Coriandrum sativum ): A promising functional food toward the well-being. Food Research International. 2018; 105:305–323.
5. MuƩ er J, Naumann J, Walach H, Daschner F. Amalgam: Eine Risikobewertung unter Berücksictigung der neuen Literatur bis 2005. Gesundheitswesen.2005; 67: 204-2016.
6. Klinghardt D, Mercola J. Mercury Toxicity and Systemic EliminaƟ on Agents. Journal of NutriƟ onal & Environmental Medicine. 2001; 11: 53-62.
7. Yadav U,Mishra M. Heavy metal toxicity and neuro-degeneration. Novus International Journal of Biotechnology & Bioscience. 2013; 2(2): 18-51.
8. Omura Y, Beckman SL Role of mercury (Hg) in resistant infections & effective treatment of Chlamydia trachomatis and Herpes family viral infections (and potential treatment for cancer) by removing localized Hg deposits with Chinese parsley and delivering effective antibiotics using various drug uptake enhancement methods. Acupunct Electrother Res. 1995 Aug; 20(3-4): 195-229.
9. Omura Y, Shimotsuura Y, Fukuoka A, Fukuoka H, Nomoto T. Significant mercury deposits in internal organs following the removal of dental amalgam, & development of pre-cancer on the gingiva and the sides of the tongue and their represented organs as a result of inadvertent exposure to strong curing light (used to solidify synthetic dental filling material) & effective treatment: a clinical case report, along with organ representation areas for each tooth. Acupunct Electrother Res. 1996 Apr; 21(2): 133-160.
10. Aga M, Iwaki, K, Ueda Y, Ushio S, Masaki N, Fukuda S, Kurimoto M. Preventive eff ect of Coriandrum sat vum (Chinese parsley) on localized lead deposition in ICR mice. Journal of Ethnopharmacology,. 2000; 77(2-3): 203–208.
11. Khalid S, Shahid M, Niazi NK, Murtaza B, Bibi I, Dumat C. A comparison of technologies for remediation of heavy metal contaminated soils. Journal of Geochemical Exploration. 2017; 182:247–268.
12. Aggarwal H, Goyal D. Chapter 5 Phytoremediation of some heavy metals by agronomic crops. Developments in Environmental Science. 2007; 79–98.