Skip links
GLUTATYON

L-Glutatyon Nedir?

 Glutatyon, sağlığımız için önemi giderek artan, kükürt içeren bir proteindir. İndirgenmiş (azaltılmış) glutatyon veya aktif glutatyon (GSH) etkili form olarak adlandırılır. Vücuttaki her hücrede bulunur ve karaciğerdeki amino asitlerden üretilir. 

Glutatyon, temel amino asitlerin bir bileşenidir. Büyük ölçüde üç amino asitten oluşur, bunlar glutamin, glisin ve sisteindir. İnsan vücudunun serbest radikallerle savaşmasına yardımcı olur (3). 

Sentetik glutatyon hayvansal kaynaklı olmayan saf bir besin takviyesi olduğu için veganlar tarafından da tereddüt edilmeden alınabilir.

Glutatyon veya L-Glutatyon (kimyasal adıyla γ-L-glutamil-L-sisteinilglisin) vücut tarafından üretilen, glutamin, glisin ve sistein olmak üzere üç amino asitten oluşan endojen bir hücresel antioksidandır. Tripeptid glutatyon, bir radikal temizleyici görevi görür, beyni ve sinirleri korur, lipitlerin peroksidasyonunu önler. Hücresel glutatyon eksikliğinin neden olduğu oksidatif stres, erken hücre yaşlanmasındaki ana faktörlerden biridir ve sayısız sistemik semptoma yol açabilir (11).

Glutatyon yalnızca güçlü bir antioksidan değildir. Aynı zamanda C vitamini, E vitamini ve alfa lipoik asit gibi diğer önemli antioksidanları da yeniden etkinleştirir. Bu nedenle glutatyon genellikle “ana antioksidan” olarak bilinir. Glutatyon ayrıca detoksifikasyonda önemli bir rol oynar (9, 11).

İndirgenmiş (azaltılmış) Glutatyon Nedir?

İndirgenmiş glutatyon suda çözünen bir moleküldür. Okside ve redükte olmak üzere iki formda bulunmaktadır. Bu formların oranı hücrenin antioksidatif kapasitesini belirler. Bu bir döngüdür, vücudun detoksifikasyon sistemidir. Bu sebeple indirgenmiş glutatyonun azalması birçok sağlık sorununa neden olacak oksidatif hasar oluşturur (11).

Biyolojik olarak aktif olan sadece indirgenmiş glutatyondur. İndirgenmiş glutatyon, serbest radikallere bir elektron verebilir ve böylece serbest radikalleri zararsız hale getirebilir. Bu süreçte glutatyon, glutatyon disülfide (GSSG) oksitlenir ve bir antioksidan görevi görmesi için önce indirgenmiş glutatyona geri dönüştürülmesi gerekir (3).

İndirgenmiş glutatyon;

En etkili antioksidandır, serbest radikalleri vücuttan uzaklaştırmaya yardımcı olur (3). Çoğu enzimin çalışmasına katkıda bulunarak metabolik olaylarda görev alır. Diğer antioksidanlardan olan E ve C vitaminin sentezlenmesinde rol oynar. Neden indirgenmiş glutatyon almalısınız?

Neden indirgenmiş glutatyon almalısınız?

Yaş ile birlikte üretimi azalır ve bazı durumlarda vücudu gerektiği kadar korumak için artık yeterli olmamaktadır.

Bağırsağa iner inmez glutatyon molekülleri, bu molekülleri yararsız bileşiklere dönüştüren gama-glutamil transpeptidazlar adı verilen bağırsak enzimleri ile çevrilir. Ancak bazı moleküller bu saldırıdan kaçarlar: hatta enzimler tarafından oksitlenmeden önce bağırsak bariyerini geçerler ve böylece tamamen işlevsel olarak kan dolaşımına girerler.

Ana Antioksidan Olan Glutatyonun Etkisi

Oksidatif stres hücre yaşlanması, bilişsel gerileme veya hastalık gibi her durumda merkezi bir rol oynar. Serbest radikaller vücut tarafından hastalıklarla savaşmak için kullanılır. Ancak serbest radikallere aşırı maruz kalmak hücreleri yok eder (11).

Serbest radikallerin bu olumsuz etkisinden kaçınmak için vücutta antioksidan sistemi etkin bir rol oynar. Bu antioksidanların bazıları besin yoluyla (C vitamini, E vitamini, glutatyon gibi) alınır bazıları ise vücudun kendisi tarafından üretilir.

Glutatyon, antioksidanlar arasında çok özel bir konuma sahiptir. Bunun nedeni diğer antioksidanları daha reaktif hale getirmek için glutatyona ihtiyaç duyulmasıdır. Glutatyon olmadan vücudun tüm antioksidan sistemi başarılı bir şekilde çalışamaz. Bu sebeple sağlığımız için glutatyonun önemi oldukça büyüktür (3, 9).

Glutatyonun temel işlevleri şunlardır:

Antioksidan etki: Glutatyon vücudumuzdaki en önemli ve güçlü antioksidandır. Hücre metabolizmasında vazgeçilmez bir rol oynar ve bu işlevle çok etkili bir çöpçüdür (9).

Canlılık, enerji ve performansta artış: Glutatyon, kırmızı kan hücrelerinin zarındaki kükürt içeren proteinlerin parçalanmasını önler ve böylece işlevlerini destekler. Oksijenin tüm dokulara ve hücrelere taşınmasını sağlamak eritrositlerin görevi olduğundan glutatyon da oksijenlenme üzerinde olumlu etkiye sahiptir (12).

Karaciğer koruması: Glutatyon, karaciğere zarar veren sayısız maddeyi etkisiz hale getirebilir (1).

Detoksifikasyon: Karaciğeri detoksifiye etmeye ek olarak glutatyon ayrıca diğer hücrelerdeki toksinlerin ve metabolik atık ürünlerin parçalanmasını da artırır (1).

Ateroskleroz: Glutatyon, antioksidan etkisi sayesinde kötü kolesterolün (LDL) oksidasyonunu önler. Bu kötü kolestrol kardiyovasküler hastalıklar için bir risk faktörüdür (13).

Önemli ve hayati maddelerin geri dönüştürücüsü: Glutatyon belirli radikalleri temizleme yeteneğine de sahiptir. Oksijen radikalleri ile tepkimeye girerek serbest radikallerin olumsuz etkilerini ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Böylece aktif formda bu hayati maddeler vücut tarafından tekrar kullanılabilir (3).

Genetik kontrol fonksiyonu: Glutatyon sağlıklı hücre büyümesi, bozulmamış hücre bölünmesi ve üremesi için önemlidir. Glutatyon vücudun kendisi tarafından sentezlenebilir. Bununla birlikte, glutatyon sentezleme yeteneği yaşla birlikte büyük ölçüde azalır. Stres ve çevresel toksinlere fazlaca maruz kalma birçok insanda kronik olarak düşük hücresel glutatyon seviyelerine yol açar.

Uzun süreli düşük glutatyon seviyeleri, kronik veya dejeneratif hastalıklara yol açabilir. Kandaki düşük glutatyonun nedeni antioksidan ve detoksifiye edici etkileri nedeniyle artan glutatyon tüketimidir. Teknolojinin neden olduğu çevre kirliliği, ozon, radyasyon ve diğer işlemler çevremizdeki serbest radikallerin sayısını büyük ölçüde artırmıştır. Gıda katkı maddeleri, aşırı güneşlenme, stres, bazı hastalıklar, ağır metallere maruz kalma, sigara, uyuşturucu, bağımlılık yapıcı maddeler, ilaçlar veya aşırı fiziksel ve zihinsel efor da oksidasyon süreçlerinde fazla bir artışa neden olur (3).

Bu çevresel faktörler sebebiyle glutatyon tüketimi artar ve sonrasında glutatyon tükenir (diğer radikal temizleyiciler gibi). Böylece vücutta koruyucu bir faktör olarak kullanılamaz.

Özellikle taze meyve-sebzelerle ve Glutamik asit, Glisin ve Sistein gibi amino asitleri içeren yiyeceklerle dengeli beslenme glutatyon ihtiyacını karşılayabilir.

Bununla birlikte duygusal veya fiziksel stres, yorgunluk ve egzersiz sırasında hızla tüketildiği için genellikle glutatyona çok daha fazla ihtiyaç duyulur ve bu ihtiyacı yalnızca diyetle karşılamak yeterli değildir.

Glutatyon eksikliğine yol açan faktörler:

Yetersiz beslenme: Glutamin, glisin ve sistein amino asitlerini içermeyen bir beslenme planı glutatyon üretimini azaltır.

Yaş veya genetik: Yaş ilerledikçe vücutta glutatyon sentezi azalır.

Artan gereksinim: Çevresel faktörlere bağlı olarak glutatyon ihtiyacı artar. Glutatyon eksikliği, serbest radikallere yüksek düzeyde maruz kalmaya yol açar. Oksidatif hücre hasarı, hücre yaşlanması, bağışıklık savunma ve detoksifikasyon fonksiyonunun kısıtlanması riski artar. Bu durum çok sayıda akut ve kronik semptomlara yol açabilir (3, 11).

Strese, toksinlere ve kronik hastalıklara yüksek düzeyde maruz kalan kişiler, ek bir glutatyon alımından büyük ölçüde yararlanabilir. glutatyon önemli bir koruyucu potansiyele sahiptir. Ayrıca glutatyon bağışıklık sistemi, detoksifikasyon ve eikosanoid hormonlarının oluşumu için önemlidir.

Glutatyon’un Metabolizma Üzerindeki Etkileri

Oksidatif stresi azaltır

Oksidatif stres, serbest radikallerin üretimi ile vücudun bunlarla savaşma yeteneği arasında bir dengesizlik olduğunda ortaya çıkar. Çok yüksek seviyelerde oksidatif stres, birçok hastalığın habercisi olabilir. Bunlara diyabet, kanser ve romatoid artrit dahildir. Glutatyon, oksidatif stresin etkisini ortadan kaldırmaya yardımcı olur ve bu da hastalık risklerini azaltır.

Yapılan çalışmalara göre glutatyon eksikliği kansere yol açabilecek oksidatif stres seviyelerinin artmasına yol açar. Ayrıca yüksek glutatyon kanser hücrelerinde antioksidan seviyelerini ve oksidatif strese karşı direnci artırır (3, 5, 10, 11).

Karaciğer yağlanmasında hücre hasarını azaltır

Karaciğerdeki hücre ölümü, glutatyon dahil antioksidanların eksikliği nedeniyle şiddetlenebilir. Yapılan çalışmalara göre intravenöz veya oral yolla alınan glutatyonun karaciğer yağlanması olan hastalarda olumlu etkilerinin olduğu belirtilmiştir (1).

Periferik arter hastalığı olan kişiler için hareket kabiliyetini artırır

Periferik arter hastalığı, periferik arterler plakla tıkandığında ortaya çıkar. Bu en sık bacaklarda olur. Bir çalışma , glutatyonun dolaşımı iyileştirdiğini ve çalışma katılımcılarının daha uzun mesafelerde ağrısız yürüme yeteneğini artırdığını bildirmiştir (2).

Parkinson hastalığının semptomlarını azaltır

Parkinson hastalığı, merkezi sinir sistemini etkiler ve titreme gibi semptomlarla tanımlanır. Günümüzde hala kesin bir tedavi yöntemi bulunamasa da yapılan çalışmalar titreme ve sertlik gibi semptomlar üzerindeki olumlu etkileri olduğunu belirtmişlerdir. Daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da glutatyonun semptomları azaltmaya ve bu hastalığı olan kişilerde yaşam kalitesini iyileştirmeye yardımcı olabileceği düşünülmektedir (7).

Otoimmün hastalıklarla mücadeleye yardımcı olur

Otoimmün hastalıkların neden olduğu kronik enflamasyon oksidatif stresi artırabilir. Bu hastalıklar arasında romatoid artrit, çölyak hastalığı ve lupus bulunur. Yapılan çalışmalara göre glutatyon, vücudun immünolojik tepkisini uyararak veya azaltarak oksidatif stresi azaltmaya yardımcı olur (3, 8, 11).

Diyabetin etkisini azaltır

Uzun süreli yüksek kan şekeri, düşük miktarda glutatyon ile ilişkilidir. Bu durum oksidatif strese ve doku hasarına yol açabilir. Yapılan çalışmalara göre glutatyon yüksek şeker seviyelerine rağmen, diyabetli kişilerde oksidatif stresi ve hasarı azaltır (3, 4, 11).

Glutatyon yaşlanmayı geciktirir Glutatyon takviyeleri, yaşlanma karşıtı olduğundan büyük ilgi görür. Bu antioksidan, oksidatif stresle savaşarak hücre yaşlanmasını geciktirmeye ve yaşla ilgili belirli rahatsızlıkları önlemeye yardımcı olur (3, 9, 11).

Bağışıklık sistemini güçlendirir Yapılan çalışmalarda, glutatyonun immün sistemi uyarıcı bir etkiye sahip olabileceği gösterilmiştir.

Glutatyon, bağışıklık sisteminin temel hücreleri olan beyaz kan hücrelerinin aktivitesini uyarabilir ve böylece bağışıklık sistemini güçlendirir (14). Glutatyon ve Beslenme Glutatyon kükürt molekülleri içerir.

Bu yüzden kükürt oranı yüksek yiyecekler vücuttaki doğal glutatyon üretimini artırmaya yardımcı olur (15).

REFERANSLAR

  1. Dentico P, Volpe A, Buongiorno R. Glutathione in the Treatment of Chronic Fatty Liver Diseases. Recenti Prog Med Jul-Aug 1995;86(7-8):290-3

  2. Arosio E, Marchi SD, Zannoni M. Effect of Glutathione Infusion on Leg Arterial Circulation, Cutaneous Microcirculation, and Pain-Free Walking Distance in Patients With Peripheral Obstructive Arterial Disease: A Randomized, Double-Blind, Placebo-Controlled Trial. Volume 77, ISSUE 8, P754-759, August 01, 2002 https://doi.org/10.4065/77.8.754

  3. Perricone C, Carolis CD, Perricone P. Glutathione: a Key Player in Autoimmunity. Autoimmun Rev 2009 Jul;8(8):697-701. doi: 10.1016/j.autrev.2009.02.020. Epub 2009 Feb 13

  4. Sekhar RV, McKay SV, Patel SG. Glutathione Synthesis is Diminished in Patients with Uncontrolled Diabetes and Restored by Dietary Supplementation with Cysteine and Glycine. Diabetes Care 2011 Jan; 34(1): 162-167. https://doi.org/10.2337/dc10-1006

  5. Balendiran GK, Dabur R, Fraser D. The role of glutathione in cancer. Cell Biochem Funct 2004; 22: 343–352. DOI: 10.1027/cbf.1149

  6. Uttara B, Singh AV, Zamboni P. Oxidative Stress and Neurodegenerative Diseases: A Review of Upstream and Downstream Antioxidant Therapeutic Options. Current Neuropharmacology, 2009, 7, 65-74. DOI: 10.2174 / 157015909787602823

  7. Otto M, Magerus T,  Langland JO. The Use of Intravenous Glutathione for Symptom Management of Parkinson's Disease: A Case Report. Altern Ther Health Med 2018 Jul;24(4):56-60PMID: 29101773.

  8. Perricone C, Carolis C, Perricone R. Glutathione: A key player in autoimmunity. Autoimmunity Reviews 8 (2009) 697–701. DOI: 10.1016 / j.autrev.2009.02.020

  9. Singh RJ. Glutathione: A marker and antioxidant for aging. Journal of Laboratory and Clinical Medicine, 140(6), 380–381(2002). doi:10.1067/mlc.2002.129505 

  10. Traverso N, Ricciarelli R, Marengo B. Role of glutathione in cancer progression and chemoresistance. Oxid Med Cell Longev 2013;2013:972913. doi: 10.1155/2013/972913.

  11. Nagapan TS, Lim WN, Basri DF. Oral supplementation of L-glutathione prevents ultraviolet B-induced melanogenesis and oxidative stress in BALB/c mice. Exp Anim. 2019; 68(4): 541–548. Published online 2019 Jun 26. doi: 10.1538/expanim.19-0017

  12. Logan AC. Wong C. Chronic fatigue syndrome: oxidative stress and dietary modifications. Altern Med Rev 2001;6(5):450-459. PMID: 11703165

  13. Rosenblata M, Coleman R.  Avirama M. Increased macrophage glutathione content reduces cell-mediated oxidation of LDL and atherosclerosis in apolipoprotein E-deficient mice. Atherosclerosis Volume 163, Issue 1, July 2002, Pages 17-28. https://doi.org/10.1016/S0021-9150(01)00744-4

  14. Sinha R, Sinha I, Calcagnotto A. Oral supplementation with liposomal glutathione elevates body stores of glutathione and markers of immune function. Eur J Clin Nutr. 2018 Jan; 72(1): 105–111. Published online 2017 Aug 30. doi: 10.1038/ejcn.2017.132

  15. Wierzbicka GT, Hagen TM, Tones DP. Glutathione in food. Journal of Food Composition and Analysis. Volume 2, Issue 4, December 1989, Pages 327-337. https://doi.org/10.1016/0889-1575(89)90004-5